15 Şubat 2014 Cumartesi

Çiçekleri tanıma kılavuzu.

Heybeliada, Ağustos 2013.

Herkese çiçekli merhabalar. Çoktan fark etmiş olduğunuz üzere artık Çiçek Dürbünü'nün yeni bir görünümü, nihayet kendine ait bir logosu ve yeni bir sayfa düzeni var. Kanaviçe işleme titizliğiyle geçen dört buçuk seneden sonra bunu nihayet hak etmiştik. Her şeyden evvel logo ile çok mutlu olduğumu belirtmem gerek. Emre Sipahi'nin “Acaba böyle bir işe girişsem mi” dememin üzerine güneş bile doğmadan yapıp hediye ettiği logo herhalde daha güzel olamazdı. Kendisine bir kez daha sonsuz teşekkürler ediyorum.

Sayfanın hemen başında gördüğünüz linklerden deneme, öykü ve şiir olarak kategorilendirdiğim gönderilere hemen erişebiliyoruz. Benim öyle onlarca dergide yayınlanmış sayısız iddialı işim yok. Yine de okul dergilerinde yayınlanmış, yarışmaya katılmış ama buraya her nedense koymadığım yazılarım vardı, şimdi eklendi ve etiketlendi. Bunların dışında kenarda köşede kalmış yazı ve şiirleri de ekliyorum. İşlemeli sandığı boşalttım, şimdi bir güzel havalandırıyorum. Havalandırıyorum ki, tekrar en güzel dantellere yer açılsın içinde.

Bugün yirmi bir yaşındayım ve Çiçek Dürbünü on altı yaşımdan beri benimle. Bunca yıldır samimiyeti ve kendim olmayı öğrenmeyi esas aldığım bu blogu bir bakın-ne-güzel-yazdımlar-seçkisine dönüştürmeyi kesinlikle istemiyorum. Bugüne dek aklımdan, kalbimden ve gözümün önünden geçenleri kimi zaman bütünlüklü, kimi zaman bölük pörçük ve çoğu zaman acemice yazdım, öyle yazmaya da devam edeceğim. Ola ki o tepedeki kategorilere uyan bir şeyler çıkarsa, etiketini koyup geçeceğim, o kadar. Öteki minvaldeki yazılar ise blogun tahmin edersiniz ki çoğunluğunu oluşturuyor. Bunlara ayrı bir kategori vermedim -sanırım o kategoriye hayat demem gerekirdi- ama zaten eskiden yaptığınız gibi arşivin ayları arasında ileri geri giderek hepsine ulaşabileceksiniz.

Bu ileri geri gidip yazılarımı okumalar bana bir zamanlar ne kadar toy olduğumu, beş sene sonra bunu okurken de aynını düşüneceğimi ve o zamanlar yazmaya ne kadar sadık olduğumu hatırlatıyor. Edebiyattaki sesimi bulma yolunda kaydadeğer adımlar atmaya sıra gelmişti ki, araya hayat girdi ve ben sadakatimi kaybettim. “En son ne zaman adamakıllı yazdın?” sorusuna artık cevap veremediğimi fark ettiğimde de korktum. Korktum, çünkü yazmak, ve dolayısıyla bu blog, bana sadece aktarmak değil, bizzat yaşamak fırsatı veriyormuş gibi hissettim daima. Güzel ruhlu Didem'in isabetli kehaneti geldi aklıma yine, “Lisede-kompozisyonum-çok-iyiydi-benim-kadınları olmayalım" diye korktum. Bu kehanetin camdan küresini kırıp atmak için yola koyuldum.

Dileğim o ki, belki tüm bu yeni düzenin ve aklı başına gelmişliğin neticesinde kalemime tekrar, eskisinden kuvvetle sarılırım. Kendime göğe bakmayı hatırlattığım kadar göklerin mavisini yazmayı da hatırlatacağım. Bu farkındalığa varmama vesile olan eşe dosta, uzak ahbaba, yakın yazara, okuduğum, yolunu yöntemini örnek aldığım, fikrine danıştığım herkese teşekkür ederim. Varlığınız yeni hikayelere armağan olsun. Benim tüm ilgisizliklerime rağmen benden çok burayı sahiplenen ve sene ciddi ciddi 2014 olmuşken hala burada kelimelerimle ilgilenenlere de zaten varlığımı borçluyum.

Çiçek Dürbünü'nün ilk tohumunu belki ben attım, ama biz zamanla birbirini sarmalayıp büyüyen bir garip organizmaya dönüştük. Umarım saçımdaki çiçekleri soldurmamayı beceririm, umarım bu girişimim ellerimde solmaz. Çünkü Sylvia Plath'i anlamayı seviyorum, ama Sırça Fanus'un beni anlatmasından korkuyorum.

Ama başaracağız. Edebiyatın böğrüne saplı ve ışıltılarla açan bir kibar çiçek olmaya geldik.



*Emre'nin böyle bir sayfası var, işlerini incelemek isteyen lütfen buyursun.
**Blogta görsel kullanmayı seviyorum. Tumblr'ımdan görsellerin yanısıra analog merakımın doğuşuyla çektiğim fotoğrafları ve yeni yeni başladığım kimi desen çalışmalarını da artık burada göreceksiniz. Gözümün nuru.
***Bundan böyle yorum kutucuklarında kelimelerinizi görsem ne sevinirim. Her şeyden evvel, yazılar minik mi acaba?

1 yorum:

D. dedi ki...

Ah! Nasıl mutlu oluyorum her gördüğümde adımı bu satırların arasında. Tatsız kehanetlerimle bile olsa anılmak amma keyif!
Bu yeni nefes uğur getirsin diyeyim,hem bizimle birlikte büyüyen bloga hem de sana.
Sen hep yaz,ben hep okuyayım e mi? Birlikte büyürken,birlikte üretelim.