25 Haziran 2010 Cuma

Bir kendim, bir ben, gidiyorum.

Ben yokum ya artık.
Blogta varım da Türkiye'de yokum.
Yaz okuluna gidiyorum 12 saat içinde.
Yalnız (biraz korkunç.)
Artık ne kadar yazabilirsem ordan.
Bundan sonraki postum Amerika'dan olacak inşallah.

Kendinize iyi bakın, süpersonik bi yaz geçirin.

(O değil de Aşk-ı Memnu. Üzüldüm be Bihter'e. Derinlikli incelememi yazıciğim.)

18 Haziran 2010 Cuma

Bu yaz da yaz ki hepimize yaz olsun.


Vakti zamanında bir yeni yıl listesi yapmıştım (burada), shine dedi ki, "bak çoğu gerçek olmuş." Haklı.
Öyleyse şükretmek lazım.
Sonra da dilek listesi değil ama bir hedef listesi koymak gerek kendime.
İşte yaz 2010 listem.

Bu yaz,
- Amerika'ya gidicem ve o beş haftamı çok iyi kullanıcam
- New York ve Boston'ı görücem
- Tek başıma idare etmeyi öğrenicem
- Çok yüzücem, çok bronzlaşıcam
- Kitaplarımı okuycam
- Ağustosta okul kütüphanesine gidip bir günümü tamamen orda geçiricem
- Rory'nin adadaki evinde bir gece misafir olucam
- Serdar Ortaç şarkılarını ezbere söylerken hiç utanmıycam, hatta bi de konserine gidicem
- Bi üstteki kıroluğumu telafi etmek için kaliteli şarkılarımın sayısını arttırıcam
- Eski fotoğraf makinama film takıp en güzel fotoğrafları çekicem
- Kilo vermeye devam edicem
- İzmir'e gidicem ve vini'yi arıycam
- S. ile mailleşicem
- je-fais ile telefonda konuşma alışkanlığı edinicem
- Özlediğim kimseyi unutmıycam, bi şekilde haberleşicem
- Eskisinden de çok yazıcam
- Yemek bloglarını takip edicem, tarifleri deniycem, bi tarif defteri alıp oraya yazıcam
- Odama bir sürü raf çaktırıcam.
- Çeviri yapıp para kazanıcam
- Paramı en güzel şeylere harcıycam
- Friends izliycem
- D ile geçiremediğim tüm günleri telafi edicem
- Yaz biterken je-fais ve S. ile Aşşk cafe'de kahve falı bakıcam
- Dans edicem
- Eylülde bu listeye baktığımda kendimle gurur duyucam.

Yapıcam yapıcam yapıcam işte!

Hepinizi ÇOK seviyorum ve ÇOK özliycem.
Kendinize ÇOK iyi bakın.

14 Haziran 2010 Pazartesi

7 Haziran 2010 Pazartesi

Edebiyat.

Madem bugün Edebiyat finali var, haftaya güzel bir şiirle başlayalım.

Tentation


Bana yaşadığın şehrin kapılarını aç

Sana diyeceklerim söylemekle bitmez
Yıllardır yaşamımdan çaldığım zamanlar,
Adına düğümlendi

Bana yaşadığın şehirleri aç
Başka şehirleri özleyelim orada seninle
Bu evler, bu sokaklar, bu meydanlar
İkimize yetmez


Özdemir Asaf

5 Haziran 2010 Cumartesi

Aslında.

İnsan güzel bir olay karşısında heyecanlandığı zaman, bu sevinçtir.
Çok uzun süredir istenen bir olay gerçekleştiğinde yaşanan his coşkudur.
Üzüntülerden sonra kendini toparlama hissi tazelenmektir.

Ne zaman ki bunların hiçbirini yaşamadan,
Piyangodan para çıktığını, veya onun da seni sevdiğini duymana gerek kalmadan,
Sadece sabahları bazı insanların gülümsemeleri ile,
Bitti sanılan kekin son dilimini yiyerek,
Günlük, çok eğlendiren ama unutulmaya mahkum şakalarla,
Bir dosta anlatılan film ya da kitap ile, şarkılarla,
Kısacık bir anda paylaşılan küçücük sıcak bir bakışla
Rahat edebiliyorsan, etmekteysen güvendesin.

Çünkü tüm o gelirgeçer anlık coşkuların yanında
Bu ufak anlardır gerçek mutluluk.
Küçük mutluluklar zırvası filan değil bahsettiğim.
Mutlu olmak aslında mutlu olduğunu fark etmeden yaşamaktır.
Sabah uyandığında huzurlu olmaktır
Boğazın yine acıyabilir, hiç acımazsa hayat olmaz
Ama o acıyı ıhlamurla dindirebilmektir

Huzur ve bol kahkahadır aslında mutluluk
Mutluluğunu da mutsuzluğunu da düşünmemektir.
Düşünmeye de ne gerek var, zaten bir an olsun dönüp baksan eski fotoğraflara, anılara
Hemencecik göze çarpacaktır.

Mutlu bir sene geçirdik
Ne mutlu bize.
Adetim değil ama çektiğimiz fotoğrafların birkaçını paylaşacağım
Çünkü hepsi somut mutluluk.






















Hepimiz yokuz, ama olduğu kadar.
Mutluluk peşimizi hiç bırakmasın.

"Men can only be happy when they do not assume that the object of life is happiness."
George Orwell