Barış Bıçakçı'nın son kitabının arka kapağında "Aşk üzerine küçük bir roman. Toplu konutta aşk ama" yazıyor. Benimki toplu konutta kış. Pencere önünde Sinek Isırıklarının Müellifi'ni okuyarak uyuyakalmak, demlik demlik çay, Radyo Eksen, içimin bunalması.
Bu mecburi yalnız kış günlerinde icat edip sevgiyle tükettiğim kış atıştırmalığı "Kış Güneşi: A Tribute to Tarkan"ı takdim ederim:
1) Malzemeler: Bir adet dolaptan yeni çıkmış portakal, yine dolaptan yeni çıkmış büyükçe bir kase yoğurt, kase, kaşık ve bıçak. (Dondurma benzeri bir tat ve optimum keyif için portakal ve yoğurdun dolaptan yeni çıkmış olması önemli)
2) Portakalımızı, yemeğe adını veren kış güneşi biçiminde kesiyoruz. Böyle kesmeseniz de olur, ama böyle ayrı keyifli.
3) Portakalları iyice küçültüyoruz. Bir dilimi üçe bölmek ideal boyuttur. Yoğurdu da kaseye koyuyoruz.
4) Portakallarımızı yoğurdun üstüne döküyoruz. Keserken akan suları da ziyan etmeyip yoğurda katıyoruz, aroması iyice bütünleşiyor.
5) Biraz karıştırıyoruz.
6) Pencerenin önünde, karların kasemize döküldüğünü hayal ederek keyifle tüketiyoruz.
Not: İsteğe göre biraz şeker de koyabilirsiniz. Ama portakalınızın çok tatlı olmadığına ve şekerin dozunu kaçırmadığınıza emin olun.
Günlük vitamin, süt ürünü, mutfakta geçirilen zaman ve turunçgil renkleri görerek gözlerimizi mutlu etme ihtiyacımız böylece karşılanmış oluyor. Herkese afiyet olsun.
Ben bunları yaparken Radyo Eksen'de çalan güzel şarkılardan bir demet sundum. Mutludan üzüntülüye doğru iniyor:
Oysa geçen hiçbir şey yok, tümümüz
Göğün ortasında, bir anıt gibi.
Melih Cevdet Anday
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder