"Sonra Jose Arcadio Buendia'nın odasına girdiler, vargüçleriyle sarstılar, kulağına avaz avaz seslendiler, burun deliklerine ayna tuttular, ama onu bir türlü uyandıramadılar. Çok geçmeden marangoz tabut için ölçü alırken, pencereden baktıklarında, minicik sarı çiçeklerin yağmur gibi indiğini gördüler. Çiçekler bütün gece süren suskun bir yağmurla köyün üzerine yağdı. Bütün çatıları örttü, bütün kapıların önüne yığıldı ve dışarıda yatan bütün hayvanları soluksuz bırakıp öldürdü. Gökten öyle çok çiçek yağdı ki, sabahleyin sokaklar kalın halılar döşenmiş gibi oldu ve cenaze alayının geçebilmesi için çiçekleri küremek zorunda kaldılar."
Yüzyıllık Yalnızlık - Gabriel Garcia Marquez
Tıpkı burada anlatılan suskun çiçek fırtınası gibi kar yağsın istiyorum. Kış geliyor gibi yapmasın. Gerçekten gelsin. Delice kar yağsın, evlerimizden çıkamayalım. Ama öyle hoyratça değil, sessiz sessiz, rüzgarsız, ama bol bol yağsın. Kar gürültüleri emsin, alışık olmadığımız sessizliği dinleyelim. Ne olur artık başka şeyler duymayalım. Biraz da hiçliği duyalım penceremizde. Çünkü aklımın derinlikleri ağrıyor artık. İçimin.
Sahte kışlar sürerse, bir süre daha esaslı yazılar yok ufukta.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder