15 Eylül 2013 Pazar


Büyük ihtimalle resmin boyutunu ayarlayamadım değil mi? Telefondan hallettim, düzelteceğim, affedin.

Yaz bittikçe benim içimden ağlamak geliyor, elimde değil. Her seferinde aynı şey. Sonbahar tıpkı Cemil'i olduğu gibi beni de üzen yanlış bir telaffuz gibi geliyor her sene.

Neyseki annem bana hiç yoktan hediye olarak Bizim Büyük Çaresizliğimiz'in DVD'sini alacak kadar güzel bir insan. Ben de ondan bir şeyler öğrenmiş olmalıyım ki, aynı gün Alper Canıgüz'ün imza gününe gidip bir kendime, bir de babama imza almayı akıl ettim. Babam da neyseki benimle beraber Alper Kamu'yu sevecek kadar güzel bir insan. 

Sergiler gezdik, geziyoruz; bu aralar sanat pek bereketli. Belki isyanın izlerini taşıdığımızdandır. İnsan sanatsız devam edemiyor. Ve yine bence aynı sebepten daha çok okuduk belki. Ben koca koca kelimeler okuyup yutmaya çalışıyorum hergün bolca çay kahve eşliğinde. Akademik bir alamete de bindim gidiyorum. Kendime sabırlar diliyorum.

Kitap listeleri, film listeleri, daha birsürü şey. Yüzler değişse de kaşık çay bardağının içinde hep aynı dönüyor, tahammül edemiyorum bazen buna. Hiçbir şey değişmiyor. Hayatın yeni şeyler sunacağına dair umudumu yitirdiğimi söylüyordum iki sene evvel. Düzeltiyorum. Hayat yeni şeyler sunsa da insan hergün yorgunluğunun altında büküldüğünden, yeniyi kutlamayı giderek unutuyor. Aşağı yukarı aynı yani, yeniden yoksunluk.

Sınav yılımda usandıkça Büyük Ev dinlerdim. Bu yaz onun yerini Yüz Yüzeyken Konuşuruz aldı, deliler gibi Yaz Geçer dinledim defalarca. "Güneylere inmeden önce birkaç saat, yapraklarını dökmeye çok hevesli bir ağaç gibi ağladın, hazır değilsin yaza." Yaza hazır değildim, sonbahara hazır değilim, tekrar düzene karışmaya hazır değilim, daha fazla insana hazır değilim ama evde biraz daha insansız oturmaya da hazır değilim. Allahım ne zaman bir mevsime gerçekten hazır olacağım?

Tüm bu değişmezliğe ve hazır olmamaya rağmen bir şeyler yapmaya çalışıyoruz ya sonunda, bizi insan kılan herhalde bu. Ajandalarla gelecek planlarına tutunma çabası, ufak tefek şiirler, dostlara yollanan mektuplar vesaire. Ben biliyorum kendimi, bu sene de aynı gümüş küpelerle, çantamdaki kitaplarla, yarısı tutunan yarısı kırılan umutlarla, el yazılarıyla, kahvelerle çaylarla geçecek. Çok şey istemiyorum, bari kahveyi senle yudumlasak, bir değişiklik olsun.

Bir de sabırtaşından takılar istiyorum kendime.

Hiç yorum yok: