Yazma alışkanlığımı az biraz geri kazanma umuduyla, ama güzel ama felaket, bir şeyler karalıyorum bu aralar. Bulunduğum yeri size aktarma maksatlı, çiziktirdiklerimden ufak tefek ve uygun alıntılar.
"Sanıyorum ki her zaman böyle
değildim. En basitinden ev, benim için uzun süre kutsaldı. Bir
ayetmişçesine dilimde döndürdüğüm “Ev ona yakıştı”
cümlesi, ellerimle özenle yazılmış halde, bugün de duvarımda
asılı durur. Oysa gerçeğe dönersek, evde bile duramıyorum
şimdilerde. Seneler boyu evi mabet bilmiş bir kul iken, şimdi bir
gün başımı dışarı çıkarmasam sanki nefes alamıyorum. Çünkü
sevmiyorum artık dört duvar arasındayken akla gelen cümleleri.
Gerçeklikle bağının zayıf olduğunu bildiğim düşüncelerin
içinde bile bile kaybolmak memnun etmiyor çünkü beni artık.
Belki hiç memnun etmedi evet, ama eskiden olsa ulvi görürdüm bu
işi, bir edebiyat yaratmak isterdim ondan. Şimdiyse gerçekliği
hiç olmadığı kadar ciğerlerimde yaşamak istediğim bir dönemime
girdik. Ya da, madem gerçekçi oluyoruz, “Bu ne toyluk” deyip
ilk cümleden sildiğim yazılarımı düşününce, yaşlanmaya
başladım."
Yaşlanmaya demeyelim de, sıkıcılaşmaya ve edebiyatsızlaşmaya.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder