Kalbim mi yorgun, kafam mı karışık bilmem.
Birsürü şey söylemek istiyor canım, öyle cıvıl cıvıl bazen, bazen bilgece.
Bazen günleri cetvellerle çizip bazen öyle karmakarışık yaşamak.
"Ayaklarımızdaki kramplar geçti" dedim, "şimdi yokuş aşağı güle çığıra koşacağız."
Bu büyük bir vaat.
Şiirler yazmışım, ama haklı ama haksız, özgeçmişimde duruyor.
Bir yaz akşamı balkonda otururken "Sevgileri yarıştıralım" demişti çok sevdiğim biri,
"En ideal aşk böylesi."
Ki haklı.
Kalbi uçtan uca boyamalı sevgiler.
Ama haklı ama haksız, şiirler yazmışım, özgeçmişimde duruyor.
Çiçekli Hanımın Resimsiz Kısa Tarihi.
Henüz yazılmakta.
Ve hakkını vermek gerekiyor diyorum, haklıyım, her şeyin;
Günlerin, anneannelerin, sevgilerin,
İyiliklerin ve işlenen tüm kabahatlerin
Bataklığını değil, haklı yükünü alıp sırtıma
Öyle koşmak istiyorum bu sefer.
Burdayım ben, öyle yarım yamalak değil.
Tüm benliğimle ve kendimle.
Ve bir daha burda böyle olmayacağız, biliyorum
Ve hüzünlü, ve güzel bu aynı zamanda
Ve çok kıymetli, her şeyden önce.
Bu yüzden işte, hayattayız, fotoğraflarla, yıldız tozlarıyla ve anılarla;
Bir daha aynı olamayacağımız için.
Kalbin ritmiyle sıralamak istiyorum sözcükleri, o yüzden sırf,
Yani bunu bir şiir olarak yazmadım.
*Fotoğraf: Oslo, 31. August
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder