6 Aralık 2013 Cuma

Günah çıkarma.

*Kahve içtim, eski kitaplar okudum ve senenin bitmesini bekledim.

Aralık ayının özeti bu olsa bile en azından tüm bu hissizliğin içinde bir miktar daha huzurlu bir hissizlik yaşayabilirim belki.

Yirmi bir yaşıma çok yaklaştığım günlerde tek avuntu kaynağım "yirmi" derken hissedilen o havada kalmışlığı ufacık "bir" ile kapatacak olmam. Onun dışında geçen zamanlar, ileride geçecek zamanların ne kadar önemsiz olacağı dışında hiçbir şey düşündürmüyor bana artık.

Normalde hayata bu blogta göründüğünden daha iyi uyum sağlıyorum, ama sorulara cevaplar vermediğimi, sadece gülümseyerek geçiştirdiğimi hatırladığım her an tekrar burada buluyorum kendimi. "Ne sorun olabilir ki?" diyorum, cevap da bulamıyorum, ama yine var işte orada, havada, uzaklarda saçmasapan bir şeyler. Bataklık gibi, insanı yeniyetme yılları bunalımlarına tekrar tekrar çeken, bir dönem Bulantı'yı gerçek mide ağrılarıyla okumuş herkesin bildiği ve birbirine anlatmayı reddettiği şeyler.

Kitaplarda altı özenle çizili cümleler de var, çünkü insan cesaret edemediği tüm yakarışlarını bir başkasının ağzından duyunca heyecanlanıyor. "Bakın, işte orada, bir kurban daha! Her gün pudrasını güzelce yüzüne sıvamadan önce bu birkaç cümleyi edebiyata kazandırıvermiş. Allah ondan razı olsun, sayesinde kurbanlığımızda yalnız değiliz artık."

Bu blog dört seneyi aşkındır hayatta ve kenardaki eski moda ziyaretçi göstergesinde hep birden büyük sayılar görüyorum, çok da büyük olmamakla beraber. Gösterge saymaya devam ediyorsa burada topluca günah çıkardığımızdandır. Kendimi edebiyat uğruna çarmıha gerdirecek kadar cesur olamadım, ama en azından yalnız olmadığımı anlama umuduyla bir uçurum kıyısına geçip "Yalnız değilsin" feryadımın ekosu ile avunmak istedim. Edebiyat en azından yoksunluk hissinin paylaşıldığına dair son umudumuzdan doğmuş olsa gerek.

Oğuz Atay'ın Demiryolu Hikayecileri: Bir Rüya'sının yazdığı son öykü olduğunu hatırladım geçenlerde. Ve onun sonundaki o feryadı anlıyor ve paylaşıyor olmak, o cümlelerin altını çizerken hissetiğinizi bildiğim üzere, hem rahatlatıyor, hem korkutuyor. Benim birkaç satırım da aynısını hissettirdiği gün sanırım buruk bir gurur duyacağım.

Edebiyatı taşlayacak olursak eğer bir gün, ilk taşı yalnız olmayanımız atsın.

(Demiryolu Hikayecileri: Bir Rüya.)

Hiç yorum yok: