Paris'e gitmek verdiğim en güzel karardı. Çok güzel günlerdi.
Ölüdeniz'de kanoyla denizin ortasındayken "Burası çok güzel" diye ağlamak da bence iyi bir karardı.
Güzel insanlarla tanıştım. Eskiden beri yanımda olanlara da tekrar vakit ayırmaya uğraştım elimden geldiğince. Bu çabayı devam ettirmek gerek.
Bir bölüm daha okuyup ömrümü kağıt kaleme vakfetmek de bence iyi bir karardı. En iyi bildiğim, en iyi başardığım şey belki de bu. İki ay hariç sürekli okuldaydım, kendime karne hediyeleri aldım. Bana aferin.
Onca şey okurken fazla edebiyat okumaya fırsat kalmadı. Ama olsun, sanatın başka hallerini sevdim bu yıl. Filmle haşır neşir oldum bu sene, tekrar sinemaya gitme alışkanlığı bile edindim. Sağolsun buna eşlik eden güzel insanlar. Kendi fotoğraflarımı da çektim. Sergiler, bienaller gezdim. Buraya da bir küçük aferin.
Aşk konusu her zamanki gibi karışıktı. Olsun, oradan da öğreniyoruz.
Desenli şeyler giymeyi bile öğrendim bu sene.
Yorulduğum anlarda kendime çay koyup Tumblr'da güzel resimlerle huzur buldum. Buraya da aferin.
Başından sonuna siyasi geçti her şey. Yorucuydu, ama çok öğrendik. Başlı başına tüm Haziran, unutulmayacak bir ütopyaydı. Akıllardan silinmesin.
Güzel yeni evde geçti her şey. Balkon yazın başrolündeydi. Odanın duvarlarını çiçeklerle kapladım bu yıl da. Burayı eski evden daha çok sevdim. Her şeyin içinde, ama kendine dönük, biraz benim gibi.
Bir şeyler atladıysam affola. Her şeyiyle garip ve çalkantılı seneye veda olsun.
Kitaplar kalemler içinde; kibar renklere boyalı; eskisinden daha desenli; bazen sevinçli, bazen kırgın; kadehler, fincanlar, tatlılar içinde; bavullar elinde; şiirler aklında; bazen yorulan, ama yaşlanıp da çiçeklerini kaybetmek istemeyen dört buçuk yaşında bir Çiçek Dürbünü'nden ve 21 yaşında bir Miray'dan,
Çiçekli seneler.