Başlıktakini yazmış Milan Kundera, Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği'nde. Varoluşçuluğu sevdim ben Kundera, yine uğrayacağım, hem de yakın zamanda.
Prag merkezli kitabın son 50 sayfasındayken, çok yakında Prag yolcusu olacağımı öğrenmek de raslantıların bana güzel bir sürprizi oldu. Çok heyecanlıyım dünden beri, hele araştırmalara başladıktan sonra yerimde duramaz oldum.
Zaten Prag Kafka'nın ve Kundera'nın şehri. Mistikmiş, arnavut kaldırımlı dar sokakları varmış. Çok okudum hakkında, şimdilik aklımdakiler
- Kafka'nın evini, müzesini ve vakit klaırsa mezarını ziyaret etmek
- Kendime tek kullanımlık bir fotoğraf makinesi alıp eski yöntemlerle fotoğraf çekmek. Madem profesyonel makinam yok, böylesi güzel ve uygun olur.
- Oralarda sahaf çoktur dedi C. Haklı. Bol bol kitap edinmek istiyorum.
- Yazmak. İki büyük yazar çıkardıysa bir ilhamı olsa gerek bu şehrin. Adsız Moleskine beni yalnız bırakmaz.
- Bir akşam mutlaka Hard Rock Cafe'ye gidip geleneği bozmamak.
- Elbette ki Kafka okumak. Ama hangisi? Dönüşüm haricinde önerilerinizi bekliyorum, mümkünse yarına kadar. Yarın Kadıköy'de sahafa uğrayıp alacağım çünkü.
Aslında rotada Viyana ve Budapeşte de var, ama henüz onlara gelemedim araştırmalarımda. Her üç şehir için de önerilerinizi bekliyorum.
Bu aralar raslantılar öyle büyük rol oynuyor ki hayatımızda, hele geçen hafta. Bu yolculuk haberi de tuz biber
ekti raslantıların gücü hakkındaki fikirlerime. Milan Kundera da onaylıyor beni:
"Raslantıların, sadece raslantıların söyleyecek bir sözü vardır bize. Gereklilikten doğan, olmasını beklediğimiz, günbegün yinelenen her şey dilsizdir. Sadece raslantı bir şeyler söyler bize."
İstiyorum ki hep iyi raslantılar olsun hayatta. Bir de sebepsizce şu şarkı var içimde. Haklı, kimse bilmez gerçekten de.
2 yorum:
şatoyu okumalısın bence
dava ve aclik cambazi na da bi ara bak
Yorum Gönder