28 Mart 2013 Perşembe

noceuse:

untitled by chelsrr ☮ on Flickr.
Biz cenazeye gitmek için hazırlanırken, sokaktan adaletsizce dünyanın en güzel akordeon sesi geliyordu. Aralık pencerenin önünde, gereğinden güzel bir film karesinde donup kalmıştım ve dünya işte bu kadar acımasızdı.

18 Mart 2013 Pazartesi

Quaintrelle.

İstediğim alıntıyı defterimde bulamayınca bir kez daha fark ettim ki, aklımda çevirip kağıda dökmediklerimin sayısı hayli artıyor.

Bir hikâye sahibi olmak istediğini söyleyip durmak hiçbir kapıya varmıyor. O bulamadığım alıntı, zannediyorum Kafka, yahut Bulantı'dan ya da Yeraltından Notlar'dan da olabilir, ki bu adamlar kafamda karışmamalıydı, hikâyeleştirmekten bahsediyordu. Yaşarken hiçbir şey anlam ifade etmez, öyküye çevrilince değer kazanır, der gibi bir söz.

O yüzden, diye hatırlatıyorum kendime, anlatılacak bir öykün olsun istiyorsan, otur kendin yaz.

15 Mart 2013 Cuma

Görerek.

Buralarda pek bahsetmediğim zamanlarda birkaç şeritlik film bilgisi edinmeye çabaladım. Televizyona, DVDlere, internete,!f'e ve bu dönemimin rengi film dersine özel teşekkürlerimle. Bu da burada ufak bir izlenenler listesi, küçük bir fikir verme yazısı olsun. İddiası yoktur.

Holy Motors'da doğrusu biraz kafam karıştı.

Iron Sky'da hayli eğlendim.

Reality ise hayli yavaştı.

Nobody Walks'a hiç gerek yoktu.

Bitter Tears of Petra von Kant'tan, Fassbinder'in arzu ettiği üzere açıkça nefret ettim.

Le Magasin des Suicides fikren güzeldi, belki uygulamada biraz daha güzelleşebilirdi.

Vertigo gayet tabii saygı uyandırıcıydı.

Casablanca ise gayet tabii hoştu.

Taxi Driver'da Jodie Foster sevimlilik abidesiydi.

The Accused'da ise üzdü, gerdi, çarptı, düşündürdü.

Midnight in Paris'i seveceğimi zaten hepimiz biliyor olmalıydık.

Arizona Dream iz bıraktı, bir de unutulmayan bir melodi.

The Darjeeling Limited'dan, bilhassa müziklerinden derin keyif aldım. Muhakkak Hotel Chevalier ile tamamlanmalı.

Kızmayın, ama Donnie Darko'yu fazla abartmışsınız.

Requiem for a Dream'in ise bittikten sonra dakikalarca donup kalmama sebep olacağından kimse bahsetmemişti.

The Shining'i unutamıyorum. Stephen King, Stanley Kubrick ve Jack Nicholson el ele verip onulmaz bir korku yarası açtılar.

Citizen Kane'e açıkça hayran kaldım.

"Çağımızda geçmiş yüzyılların bilmediği, kısa ömürlü bir yaratık yaşıyor. Sinemadan çıkmış insan. Gördüğü film ona bir şeyler yapmış. Salt çıkarını düşünen kişi değil. İnsanlarla barışık. Onun büyük işler yapacağı umulur. Ama beş-on dakikada ölüyor. Sokak sinemadan çıkmayanlarla dolu; asık yüzleri, kayıtsızlıkları, sinsi yürüyüşleriyle onu aralarına alıyorlar, eritiyorlar."

Yusuf Atılgan - Aylak Adam

13 Mart 2013 Çarşamba

beeslikehoney:

(via flora print by britthermann on Etsy)
-öncesi-
İpten yapılmış bu iki haritanın birbirine dolanıp böyle şekil değiştirmesi gerekiyordu. Kadercilik ya da fazla edebilik filan değil, öyle olsa bile gerçeği değiştirmez bu. Kafamın içinde sebep olduğunuz tadilatı size anlatamadığımdan buna itibar etmiyorsunuz, fakat olanı size, başkasına ve hatta kendime izah etmem mümkün değil. Aklımın içinde ve dışında keşfettiğim yeni sapakları, daha önce varlığını bilmediğim ve belki de keşfedilmesi dünyanın başka bir köşesinde dahi gerçekleşmemiş hissiyatı anlatmaya değil ancak cılızca yansıtmaya gücüm yeter. Olan bitenin izini ancak bir gün satır arasında görürsünüz, onu da becerebilirsem.
-sonrası-