Paralel bir evrende sınavı atlatmışım, 12 ay sürecek bir yaz mevsimine girmişiz. Evdeki romanlar toz tutmuyormuş çünkü hergün hareket ediyorlarmış. Bacaklarım da masa başında oturmaktan vazgeçmişler. Masabaşı mı masa başı mı olduğunu biliyormuşum. O paralel evrende TDK da yalnızca Tombul Dondurmacılar Kurumu imiş ve tek görevi insanoğluna meyveli dondurma dağıtarak mutlu etmekmiş. Bütün Konstantin Kavafis şiirlerini biliyormuşum ve hergün izleyecek kadar çok filmim varmış. Gezip dolaşıyormuşum her yeri, Afrika hariç değil. Polaroid makinamın filmi hiç bitmiyormuş. Yeni renkli eteklerimin sayısı da sonsuza gidiyormuş. Ojelerim ise her noktada türevli imiş, hiç kusuru yokmuş. Deniz parasının 7/9'unu, Feride mutluluğunun yüzde 20'sini birleştirdiğinde bir vapur satın almışlar hep adalara giden. O deniz bisikletini saklandığı yerden çıkarıyorlarmış ve Babülmendep Boğazından hayata doğru kaçıyorlarmış.
Çapı gören çevre açı doksan derece olmakla beraber,
seni gören çevre açı oldukça mutludur.
"Kalbim kocaman bir kelebekti Kalbiye,
Bir elmanın içinde unutulmuş yıllar önce.
Pembe bir merhemle doğardı günler
Saçlarımı çözerdim.
Taze elmalar gibi soyardım bedenimi
Bahar, simit, salatalık, midye kokardı her yan.
Dünya artık bir daha hiç
Bir okul çıkışı gibi kokmayacak mı?"
Didem Madak