29 Nisan 2011 Cuma

Merhaba.

Tumblr_lkegc78myh1qgpmcbo1_500_large
O merdivenleri bir çıkışım vardı,
Sanki aranızdan kaçıyordum.
-Özdemir Asaf

Şehirdeki en aptal kız olmak üzerine çalışmalarım sürmekte.

28 Nisan 2011 Perşembe

"Bazı ağaçlara kapı komşu, bazı çiçeklerin andırdığı"

Tumblr_lgathnplpf1qau1wzo1_1280_large
Kapıyı çalıp da "Kim o?" sorusunu duyduğunda
"Benim" diyebiliyorsan, tereddütsüzce açılıyorsa kapı
Senin bir evin var. Ve bir sevenin.

Çünkü insan aslında isimleri değil, zamirleri duyduğunda düşündüklerini sever.
Sen. Ben. O. Biz.
Kim?

*Bunun şiirleşmiş bir halini Oda 2011 sayısına koymuştuk.

24 Nisan 2011 Pazar

Tanrının insana verebileceği en büyük zarar nedir bilmiyorum,
Ama insanın kendi üzerine salabileceği en korkunç lanet kararsızlık.

23 Nisan 2011 Cumartesi

Bir şey olacağı yok ama insan bekliyor, bekliyor işte.

Tumblr_lj1db6zi7s1qfz42po1_500_large
Yeniden yazabilmek istiyorum.
Kendini o saçmasapan kuyulara bırakmadan yazamıyorsun işte.
İnatla bırakmıyorum. Yoruldum; ama bırakmıyorum ben sırf bugüne dek yorulmalarım boşa çıkmasın diye.
Aptalca.
Yıpranmışım çok, aynalar ve insanlar öyle diyor.

Ergence depresif yazılar değil bunlar. Sadece beni öğüten yorgunluğa sitem.
Mutsuz değilim zaten. Hiç olmazsa birileriyle o çok sevdiğimiz bir yerlerde bir fincan sıcak çikolata içme şansım var.
Bir de ojeler bitiyor, hepsi birden aynı anda üstelik. Enerjim gibi onların da sonunu kullanıyorum damla damla. Belki birkaç güzel renk alsam bahara uygun, her şey düzelir.

Başlık buradandı.

Sonradan eklenen not: Güzel olan ne biliyor musunuz? Bunu yayınladıktan sonra gece 00.46'da blogta online okuyucular görmek. Ben yazamasam da saçmalasam da okumaya gönüllü birileri var etrafta. Beni ve blogu ayakta tutuyorlar bilmeseler de.

18 Nisan 2011 Pazartesi

17 Nisan 2011 Pazar

Neden ben güzel bir şarkı dinlerken her şey müzikale dönüşmüyor ki?

Tumblr_le61r3bh1p1qenz53o1_500_large
Sanırım I've Just Seen A Face'in Across the Universe yorumunu dinleyerek yürürken daha sakin olmalıyım. Tamam istemsizce gülümsüyorum, hızlı yürüyorum, hatta hafiften zıplıyor bile olabilirim fark etmeden.

İnsanlar çok bakıyor. Korkuyorum nerdeyse.
Ama çokgüzelçokgüzelçokgüzel.

Bir gün bunu söyleye söyleye bowling oynamalım ilk fırsatta. Ama koşup oynamama izin vermeleri gerekiyor.

(Dolapta çilek var. Duvara çivileyip Jude'un sanat eserinden mi yapsam? Ya da yerim boşver.)

16 Nisan 2011 Cumartesi

Beni bu güzel havalar mahvetmesin diye.

Tumblr_lj3eogemgs1qafc06o1_500_large
Çok işim vardı, hala çok işim var. Ama bu bir bahane.
Bloga yazmayışım bir savunma mekanizması. Bahar savunması.
Zaten öyle kolaylıkla bahar sarhoşu oluyorum ki. Pencereden bakmak bile yetiyor.
Bir de blog, afili sözler, güzel fotoğraflar, hatta arkaplanın güzel turkuazı bile beni rahatlıkla şapşallaştırıyor.

Günler takvimden kaçarken ben bahar sarhoşluğunun zararsız olacağı günleri bekliyorum.
Ne yaptığımı, bana ne olacağını da düşünmüyorum pek. Düşünmemeye çalışıyorum. Düşünmek korkutuyor. Komutunu almış bir robot gibi tamamlamaya çalışıyorum sadece her şeyi. Sonra pişman olmayayım diye.

Bir avuç insan var, her şeyi kolaylaştıran. Onlar da olmasa.
Bir de iki tane okunmamış Murakami var evde, en basitinden.
O insanlar için, o kitaplar için biraz daha sabretmeye değer. Öyle diyorum kendime.

4 Nisan 2011 Pazartesi

Çiçek mevsimindeyiz.


Tumblr_li26umpcil1qzrkblo1_500_large
Mythe
Artık beni kimse yalnız bırakamaz.
-Özdemir Asaf

Küsmeyin diye, yok olmadığımı bilin diye, bi de tek satırdan da şiir olur hatırlayın diye.
Unutmadım.
Geri geleceğim. Az kaldı. Bekleyin.