18 Aralık 2014 Perşembe

Kalbimde nereden geldiğini hiç bilmediğim, belki de beni yazarken yanlışlıkla oluşmuş bir kağıt kesiği var. İnce ince ama sabırlı bir sızıyla mütemadiyen kanıyor. Nasıl durduracağımı hiç bilmiyorum, elime geçirdiğim her şeyle sıkıca bastırmak geliyor sadece aklıma. Şöyle birkaç saniye çekecek olayım elimi, yollarda yalnız yürüyor olayım mesela, bir yere yetişmeden; ya da bir akşam yemeği sonrasında hatırlayayım, bir an, sadece kısacık bir an için; sanki kocaman bir delik açılmış gibi, tekrar, en baştan.

Sırf duymayayım diye, kelimeler arasında es vermeden daha ne kadar devam edebilirim bilmiyorum. Nefes almam gerekecek bir noktada. Halihazırda, yok, alamıyorum.

Bu kadarı varoluş sancısı olamaz. Bunu en azından teyellemenin bir yolu olmalı. Ben bulamıyorum.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Ah bilmiyorum neden, yazdıklarınız o kadar benimmiş gibi geliyor ki.-oğuz atay'ın günlük'ünden defterime bi kaç not alıp yazdıklarıma rastladığımda da bi an için kendim yazdım sanıp sonra farkedince yine bu çarpık gülümseme vardı suratımda, hatırladım.- sanki günlüğümü okuyormusum da bu denli güzel yazabildiğime şaşırıyormuşum gibi,ama aslında değil.hissettiklerim bunlar ama elinizde o kadar güzel ifade edilmişler ki teşekkür ederim.umarım devam edersiniz.

Adsız dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.