24 Ocak 2011 Pazartesi

Mutluyum dersen mutluluk kaçar mı?


Bana kızsanız haklısınız. Çünkü canım sıkkınken özgürlüğe geri sayım filan yaptım, ne zaman özgür kaldım, blogu açmak bile aklıma gelmedi. Beklenen haftasonunda neler oldu?

Cumartesi sabahki sınav oldukça zordu. Ama 3 ayrı soruda Harry, Ron ve Hermione isimleri geçti, inanılır gibi değil. Son bölümde de The Beatles'lı bir soru vardı. Orada bir yerde bizi düşünen birileri var.

Ayrıca bir önceki gece Regina Spektor'dan Fidelity dinliyordum, "şunun tam anlamına sözlükten bakayım" dedim ve tabii ki de sınavda çıktı. Sorabilecekleri milyonlarca kelime varken bunu sormuş olmaları, benim Regina'ya olan gönül borcumu ağırlaştırmış oluyor.

Sınav çıkışı "ÖZGÜRLÜÜK" nidaları eşliğinde kapitalist bir bünyeye dönüşüp kendimi dükkanlara attım. Neler neler denedim, ama kendimi kontrol edip sadece gerekli olanları aldım. Hah bi de Summer Finn elbisesi diye tabir ettiğimiz süper şirin çiçekli bir elbisem var artık. Böyle fazla tatlı filmler yapmasınlar işte, sonra genç kızlar özeniyor.

Pazar sabahı uyanamayıp dersaneye gidemedim, ama evde aylardan sonra ilk kez pazar kahvaltısı yapma şansım oldu. Ne özlenen bi keyifmiş meğer, unutmuşum. Sonra da yavaştan bavulumu hazırlamaya başladım. Evet bana 3 vakte kadar yine yol göründü.

Sonra sokaklara attım kendimi. Dünyanın, en azından benim küçük dünyamın gelmiş geçmiş en güzel hediyesi benim oldu. Hem de benim için özenle hazırlanmış. Ama ne olduğunu size söylemem, hıh.

Aynı akşam yine sokaklar, birilerinin doğum günü. Çok da keyifli geçti. Kimliğimi attım çantama, ola ki polis bassa kapı gibi gösterecektim. Nasıl bi rahatlıkmış abi. Nerdeyse havam olsun diye polis bassa da herkesi yakalarken beni götürememesinin keyfini çıkarsam dedim içimden gizli gizli.

Bi de bu arada Cennette Tanışacağınız Beş Kişi adlı kitabı bitirdim. Çok enteresan, bir solukta okudum. Öbür dünya dedikleri şey hakkında çok değişik bir fikir veriyor. Mesela hiç inanmıyosan ve ölünce toz olup havaya karışıcam diyosan bile okumalısın, çünkü "Neden böyle olmasın aslında" dedirtiyor.

İşte öyle be blog. Mutlu mutlu hoplayıp zıplıyorum. Adeta şu klipteki Regina Spektor gibiyim. Peki aypodumda mutlu şarkı bulamamama ne demeli? Gizli emoyum ben.


"You-ou-ou-ou-ou a-a-a-a-a-are
So-o-o-o-o sw-ee-ee-ee-ee-eet
Da-a-a-a-an-ci-i-i-ing to that

Be-e-e-e-e-e-e-e-e-eat!"  
Dance Anthem of the 80s - Regina Spektor

1 yorum:

shine dedi ki...

her pazarımız böyle olsa dimi?:D

p.s.:regina'nın kırmızı rujunu yerim.